23 Mart 2008 Pazar

Demişlerdi!....


Hem Olimpiyat stadını görmek hem de Beşiktaş'ı yalnız bırakmadan elinden geldiğince desteklemek için maça gittim. Açıkçası bugüne kadar hakkında tek bir olumlu bir şey duymadığım, staddan çok insana kabir eziyeti çektirmek için yapılan bu yerde değil maç izlemek, yanından bir daha geçmemek için yeminlerle döndüm eve. Kapalı tribünde Çarşı'nın bütün yoğunluğu ve zorlamalarına rağmen İnönü Stadı'nda maç izlemenin artık İngiltere'nin herhangi bir stadında maç izlemekle bir olduğu düşüncesine kapılmamak elde değil. Sanırım bu stad insanların spordan, özellikle de futboldan nefret etmeleri için özel olarak dizayn edilmiş, yeri özel olarak seçilmiş. Gitmesi ayrı dert, tribünde oturması ayrı dert, maçı izlemek ayrı dert. Bir e kapalıda oturarak maç izlemenin taraftara günah işliyormuş gibi gelmesini anlıyoruzda koca 80.000 kişilik stadda nası oldu da 90 dakika yine ayakta maç izlediğimizi ben dahil orda ki hiç kimse anlamadı, anlamicaktır. Koca stadda sanki maç sonlarına doğru kapıları herkese açılmış kapalı tribünde maç izliyormuş gibi yanımdakilerle içiçe girmiş şekilde maç izlemek inanılmaz derece de yordu. Eğer erken zamanda ne kadar bağırsak ta bağıralım, ne kadar yırtınsak da yırtınalım sesimizin biz dahil hiç kimseye ulaşmadığını farketmesem bide her maç sonunda olduğu gibi ayaklarımın yorgunluğuna bir de ses kısıklığını eklicektim.

Bu arada bide aklıma yönetimin yeni stadı yaparken avrupa maçlarını Olimpiyat'ta, lig maçlarını Kasımpaşa stadında oynamayı planladıkları geldi ve o an yeni stada olan düşüncem tamamen değişti. Bizim gibi geçirdiği en ufak krizde dağılma noktasına gelen kulüpler için kendini yok etme planıyla birdir Olimpiyat Stadı'nda maçlarını oynama fikri. Mümkünse ya her maçı Kasmpaşa Stadı'nda oynasın, ya da Galatasaray'ın yeni stadını bekleyip onlardan rica ederek geçirsin 18 ayı. Yoksa bu hem takımın hemde taraftarın yalan olması demektir benim için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder