3 Ağustos 2009 Pazartesi

Pazar Ertesi...

Mayıs sonundan itibaren hasretle bekle, sonunda ızdırap gibi futbol izle... özellikle 2.yarı! 2 takım da 2.yarı ''lütfen'' oynadı. Hele penaltıdan sonra Beşiktaş'ımı izlemeye gönlüm razı olmadı. Bir an önce bitsin diye dua etmekten başka çarem kalmamıştı. Bizim maçtan önce Emirates Cup mücadelelerinin tadı damağımda kalmış olacak ki, oturup tekrarını izledim Arsenal-Rangers maçının. Willshire denen çocuğu hayranlıkla izledim... sonra da bizim veteranlara katlandım. Gülüp geçemiyor insan işte; ne de olsa kendi takımın oynuyor, kendi ülkende derbi sayılan bir maç oynanıyor.

Rüştü; bildiğimiz Rüştü... güzel toplar çıkarır alkışlarsın edersin sonra bir bakarsın ceza sahası dışında taç çizgisi kenarında rakip forvetle omuz omuza mücadele verir kalesinden metrelerce uzakta!

İsmail Köybaşı; evet bu çocuk 90 doğumlu... ısınmak zorundayız bu çocuğa... arkasından itelemek durumundayız... bizim görevimiz bu olmalı tribünden... kalas tipli çakılı bek'lerden değil İsmail... heyecanlı, agresif, mücadeleci... yerinde durmuyor... hücumu düşünüyor, sevdim bu yönünü.

Sivok; kankası artık Bursa'da, ama Sivok ŞL'de boy gösterecek. Umuyorum lehine kullanır bu durumu, basit hata görmekten sıkıldım artık Beşiktaş'ımın defasında... Sayın Zan'dan kurtulmak iyi bir adım ama Mr. Sivok elleri havada açık, yerden kayılmaması gerektiğini unutmuş sanırım... ivedilikle hatırlatılmalı!

Matteo Ferrari; çıplak gözle ilk kez izledim. Zan beyefendi ile karşılaştırmam bile dün geceki halini gördükten sonra. Yerinde müdahaleleri oldu, bana güven verdi... sizi bilemem tabii!

Erhan Güven; kanımca zorunluluktan oynamakta... ki bunu kendisi de gayet net biliyor... Toraman ve dağ gibi Ekrem sakat... onlar geldiklerinde Erhan ancak kenardan maç izleyecek gibi... İsmail gibi o da sık sık ofansı zorladı, hoşuma gitti... ama kendisi orta yapma özürlü!

Fink; ismi gibi orta sahada fink atmayı seviyor. Sade, düz, daha çok defansif oynayan Alman asker... yeterli mi? ŞL için şüphelerim var. Güzel müdahaleleri oldu ama.

Ernst; mayıs sonu Denizli'de bıraktığımız yerden aynen devam ediyor. Fink'e nazaran hücumu daha çok düşünüyor, sorumluluk almaya çalışıyor.

Bobo; dağınıksın Bobo... iyice kilolanmışsın... bir de üstüne sol açık oynatıldın dün gece(!)... bilemedim ben ne diyeceğimi, yorum yok!

Tello; sol açıktan hatta -Sağlam döneminde sol bek- ten çakma 10 numaramız... bir nevi kurtarıcımız. Denizli ile beraber o artık özgür adam! heyecan yaptığımız bir kaç pozisyonun yegane yaratıcısıydı dün gece... sizce yeterli mi?

Yusuf; soy isim ile bu kadar zıt olunur mu? Adam yürüyerek oynuyor... onu bile 45 dakika yapabiliyor ancak. Arsene Wenger sağ açık Willshire'ı oynatır, biz Yusuf'tan sağ açık yaratmaya çalışırız. Yusuf idmanlarını artık telefon kulübesinde çalım atarak yapsın, maçları da lütfen kenardan izlesin.

Nobre; gecenin Beşiktaş'ım adına etkisiz elemanı. Yoruma değer hiç bir hareketi yok, ya da ben kaçırdım, varsa siz ekleyin!




... 7 yıl sonra ilk resmi maçına çıktı kutsal formayla. Heyecanla beklediğim adam, Beşiktaş'ın evladı yine yuvasında... gülümsedim O'nu sahada gördüğümde... O'nun için şimdilik bir yorumum yok. Heyecanı yeter de artar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder