17 Ağustos 2011 Çarşamba

Alışın...

Yoruldum. Ara vermek istedim işe. Ama yine de bilgisayarın başından kalkıp gitmek gelmedi içimden. Çok planlı programlı yazmıyorum yani. Saçmalamalarıma artık katlanacaksınız ya da toz olup gidiceksiniz. Seçim sizin.
Dikkat ettiyseniz zaten bir süredir burda yazdıklarımın şeklinde olmasa bile ruhunda büyük değişiklikler hakim. Yine yazarken mümkün olduğunca imla hatalarına, dilbilgisine önem veriyorum ama artık duygularımın devrik olup olmadığına bakmadan yazıyorum. Bunun en büyük nedenlerinden biri heralde rahatlama duygusuna herşeyden daha çok ihtiyacım olması. Kendimi kasmak istemiyorum artık. Kendinden emin olmasa bile rahat ettiğim şekilde davranmak istiyorum. Gerçek hayatta belki bunu çok sık yapmıyorum ama burda kim tutabilir ki beni. Ya da burda yazdıklarım için yargılansam, eleştirilsem veya s.klenmesem dünyanın sonu mu gelecek. Tabi ki hayır. Ama zaman bu hızla akıp giderken içimden geleni yapmazsam sadece kendime haksızlık etmiş olurum.

Eskiden insanları anlamaya çalışırdım. Baya bi gayret gösterirdim. Çabalardım yani. Ama boş çabalar bunlar. Şu an emin olduğum birşey varsa insanların sadece söylediklerinden farklı düşündükleri değil aynı zamanda hissettiği duygulardan bile farklı beklentiler içinde olduklarıdır. Yani insanların kendilerine karşı bile dürüst olmadıklarını düşünüyorum.

Belki abartıyorum ama artık çocuk değilim ve öyle de hissetmiyorum kendimi.Hissetmek istiyor muyum artık o da belli değil. Çünkü çocuk olmak bu boktan hayatı bir daha tecrübe etmek anlamına geliyor ki bi sefer daha kaldıramam bunu. Bünye kabul etmez anlicanız. O yüzden ben sizi nasıl kabul ettiysem sizde beni öyle kabul etmeye alışın.

14 Ağustos 2011 Pazar

Mallaşıyo muyum Ne?

Yeminle gün geçtikçe mala döndüğü hissediyorum. Durmadan garip bir tempo içerisinde bi ordan bi buraya savrulup duruyorum. Bir bakıyorum Levent'te iş kulelerin ordayım, bir bakıyorum Tuzla'da kervan geçmez bir yerdeyim. Bünye iyicene saçmalamaya başladı haliyle.

Eskiden bi düzenimiz vardı. Giderdik ofise haftanın 5 günü sabah 8 akşam 6 çalışırdık Cuma oldumu da doğru içmeye. Şimdi en son ne zaman içki içtim onu bile hatırlamıyorum. Bu sene kombine de yalan. Artık hafta sonları ne b.k yeriz o da belli değil. Eskiden 2 hafta da bir maçlara giderdik öncesinde de oturur bi kaç bira yudumlardık. Artık o da yalan oldu.

Bi de kız meselesi var. Ulan en son ne zaman bi hatun kısmıyla oturdum güldüm eğlendim yedim içtim o da yok bellekte. Herşeyi bilgisayara kayıt ede ede mi bu hale geldim yoksa hakkatten bi nane yemiyo muyuz bilemiyorum.

Asıl ben bu durumdayken arkadaşların durmadan "olm yeni ortamlara akmalısın, yoksa olmaz karı kız muhabbetleri" gibi saçma sapan önerilerde bulunması. La sanki ben bilmiyorum yeni ortama akmadan hatun bulunmayacağını. Biliyorum arkadaşım. Tahmin ettiğinden fazla farkındayım hatta bu durumun. Sen bana reçete yazma ilacımı ver. Çok biliyosan "atıl kurt" diyicene "katıl kurt" desene. Koy önüme yemeği yemezsem o zaman bana umutsuz vaka muamelesi yap. Diğer şekil zaten olacak bişi varsa da sana niye ihtiyaç duyayım. Gider ekmeğimi taştan çıkarırım. Bilmem anlatabildim mi ahali?

Hoşgeldin Mutluluk.. Ne Kadar "Acı" Olsanda...

Arkadaşın birinin bi* blogu ile ilgili zamanında küçük bi tanıtım yapmıştım burda. Cenabetmişiz gibi ben bu yazıyı yazdıktan kısa bir süre sonra bıraktı gitti bu alemleri. (Ulan dokunduğun dalı kurutuyorum resmen..) Neyse arkadaş fikir değiştirmiş uzun zaman sonra dayanamamış geri gelmiş buralara. Üstüne bi de benim yazdığım tanıtımı bi beğenmiş bi beğenmiş sormayın. Bütün sosyal ağlardan bulup beni teşekkür etmiş. Benimde haliyle önce bi yüzüm kızardı sonra da hafiften popom kalktı. Ulan dedim şükür cenabetlik gitti. En azından bi günlüğüne bile olsa bu da bi gelişmedir.

Hoşgeldin Arkadaş.. Ama bu sefer küsüp sıkılıp gitme. Gideceksen de bi zahmet yazılarının yedeklerini al. Canımız sıkıldıkça okuyup moda girelim. Hangi blogdan bahsettiğim merak ediyorsanız buyrun budur adresi: aci-mutluluktur.blogspot.com **

Neyse bu kadar gevezelik şimdi fazla. Zaten yetiştirmem gereken tasarımlar var. Umarım kısa zamanda yine böyle gaza getiren birileri olurda bende bişiler karalamaya başlarım.

*şu bi yerine bir yazmayı öğrenemedim bi (bak yine bi ( (bak yine bi (...) yazdım) yazdım) türlü a.satayım.
** acı kardeş link dediğin böyle verilir. öyle kopyala yapıştır linkler orta dünyada ki hobbitler gibi duruyo. Gereksiz yani...