30 Haziran 2009 Salı

The Last Airbender - Summer 2010-

28 Haziran 2009 Pazar

Kurtuluş Uzaklarda....

Nihat gelmiş geri... Çok sevindim. Mutlu oldum. 
Peki seni neden gönderdiler. Anlamadım. Üzüldüm. 
Geleceğe olan inancım kaybolmaya, sahiplenme duygum azalmaya başladı. Bu böyle devam edecekse ne kupa isterim ne de ezeli galibiyetler. Çifter çifter sevineceğime tek tek gönderilişlerinizle üzülüyorum. Seni de, Aydın'ı da hangi takımda oynarsanız oynayın, rakip Beşiktaş olsa dahi sonuna kadar destekleyeceğime söz veriyorum. En azından sizler için yapabileceğim yegane şeyin bu olduğu bilerek ve üzülerek. 
Yolun açık olsun çocuk. 
Eminim saha da gereken insanlara gereken cevabı vereceksin. 

26 Haziran 2009 Cuma

Don Kişot

'' Hadi değiştirelim herşeyi
Devrim olsun bunun ismi
Başlıklar değişsin
Çirkinlik ve güzellik hepsi


Sessiz ol.. Kimse uyanmasın
Bir yudum iç şundan hemen ısınırsın


Kaçıp evden uzaklara şehre bakalım aylak aylak
Kaçıp gerçekten uzaklara hayallere dalalım teslim olmadan


Güzel bir özgürlük var bu gece içimde ve dışımda!


Don kişot olsun ismim bu gece
Rüzgarlara savaş açalım bu daha delice
Bir nefes çek şundan alışırsın
Yıldızlar gibi geceye hemen karışırsın

Kaçıp evden uzaklara şehre bakalım aylak aylak
Kaçıp gerçekten uzaklara hayallere dalalım teslim olmadan

Güzel bir özgürlük var bu gece içimde ve dışımda! ''

Barcelona'ya İzin.....

Perşembe sabahının erken saatinde Burak'la İspanya Konsolosluğunun yolunu tuttuk. Sırtta çanta elde google map'ten konsolosluğun yolunu gösteren bi sayfa çıktı, o da yetmezmiş gibi bir de iphone içindeki google map navigasyon uygulaması. Hani uzaktan birileri görse şeklen ülkeye yeni ayak basmış, iletişim kurmaktan korkan turist zannederdi bizi. Bizim için de bildiğimiz yollar olması dışında ispanya yolculuğu öncesi ön bir yol bulma denemesi gibiydi. Gerçi Burak "olm biz burda yolu bulamıyoruz oralarda ne yapıcaz" dese de işin eğlenceli kısmını bu tarz diyaloglardan oluşacağının her ikimiz de farkındayız. Neyse ben iphone da mavi nokta ile kırmızı nokta arasındaki yakınlaşmayı gördükçe, Burak'ta elinde ki kağıt parçasından beni onayladıkça iyicene bu işi kotaracağımızı düşünmeye başladık. İçimiz rahatladı. Hele hele İspanya'nın aksine navigasyon uygulamasının "Asya'yı Avrupa'ya Bağlayan" bu koca ülke de olmamasının da verdiği durum iyicene bi kendine güven yarattı bizlerde. Neyse saat sabahın 8 gibi konsolosluk önünde sıradaki yerimizi aldık. Önümüzde tekil 3 toplamda ise 12 kişi vardı. Toplam da 12, çünkü başta yer alan tur çalışanın elinde sırf 4 tane vize başvurusu vardı. Saolsun çocuk iyi niyetli çıktı da baya muhabbet edip yardım aldık kendisinden. Şu lanet shengen formunu internetten doldurup almayı akıl edememişiz. Orda ki güvenlikte 1 saat boyunca birazdan form getirirler diye bizi oyaladı durdu. Ne zaman ki konsolosluğun önünde taksiden inen göğüs dekoltesi giymiş bir hatun indi form sordu o zaman 4 tane form çıktı ortaya. Çıktı çıkmasına da formun birini bizden 1 saat sonra gelen hatuna verince bizim payımıza da diğerlerinden sonra kalan tek form düştü. Bizde onu alıp Burak adına doldurmaya başladık. Gerçi bu arada burak formu değil de taksiden inen hatuna ispanya gidiş dönüş tarihlerini sormayı düşünse de turda çalışan eleman yardımıyla onun formunu doldurmaya başardık. Başardık diyorum çünki form ingilizce ve ispanyolca. İngilizcemiz bu konuda ne kadar yeterli olsa da shengen formu çölde görünen vaha gibi kıymetli olduğundan yanlış yapmak istemedik. Formu doldurduktan hemen sonraya zaten konsolosluk açıldı ki tek tek bizleri içeri almaya başladılar. İçerde toplamda 9 sayısını tutturunca içeri almayı durduruyorlar. Bunun nedeni de bizce içerde bulunan 8 sandalye sayısı. 8 kişi otururken artı bir kişi de işini görüyorsa toplamda 9 oluyor. Ama ikinci veznede faaliyete girince içerdekileri 10 tamamlıyor dış güvenlikçiler.
Çok uzatmadan evrakları verdik içeri. Kendi çapımda herhangi bir sorun çıkmadı ama yine de kesin vizeyi kaparımda diyemiyorum. Asıl başvuru sırasında konsolosluk çalışanının evraklarımı incelerken tek sayfadan ibaret otel rezervasyonuma uzun uzun bakması sonra dönüp bana aynı uzunlukta bakması o an içinde kafamda binbir türlü komik düşüncenin geçmesine sebep oldu. Hani bankada ki para, maaş bordroları diğer gelirler derken toplam gelire karşılık 10 günlük İspanya gezisi için Majestic otelden yaptırılan 1750 Euroluk rezervasyon hani benim gibi bi adam için bile fazla abes bir durum. Hele çalışanın bakışında "Ulan etine buduna bakmadan bütün parayı otele verip geri mi gelecen, yoksa açık açık beni mi yiyosun" bakışı acaip komikti. Hele hele kadın Burak ile bana "Barselona dışında bir yere daha gitmeyi düşünüyor musunuz?" sorusuna Burak'ın kısa, net ve anlık "İbiza" cevabıyla da "Ulan sizi gidi keraneciler" bakışı olayı daha da bir karmaşıklaştırıp, üstüne bizim konsolosluk için de koparcasına gülmemize sebep oldu. Uzun lafın kısası kendi çabalarımızla, ordan burdan duyduklarımız ve internette yaptığımız konuşmalar, araştırmalar üzerine her türlü engebeyi aşarak başvurumuzu yaptık. Sıra salı günü gelecek cevapta. Güzel, hayırlı olması dileğiyle beklemeye geçtik. Aşağıda başvuru sırasında gereken evraklar ile, shengen vizesi için gerekli formun linkini de koyuyorum. Belki yardımı dokunur ihtiyaç sahiplerine:

Turistik Vize / SSK'ya Bağlı Olarak Çalışanlar (Maaşlı) 
1- Pasaport (Pasaport sahibi tarafından imzalanmış - Süresi seyahat tarihinden itibaren en az 6 Ay ve Pasaporta kayıtlı seyahat edecek kişi kadar boş vize sayfasının bulunması gerekmektedir. Pasaportun ''Açıklamalar'' ile ''Gümrük ve döviz kayıtları'' sayfalarına vize basılmamakta ve var ise eski pasaportunuzu ibraz etmenizin sizin için referans olacağını unutmayınız)
2- Vize Başvuru Formu (Başvuru sahibi tarafından eksiksiz olarak doldurulup imzalanmalıdır)
3- Yeni çekilmiş - arkası beyaz fonlu 1 adet normal vesikalık resim
4- Şirket antetli kağıdına - kaşeli ve imza yetkilisi tarafından imzalanmış İspanya Başkonsolosluğuna hitaben yazılmış vize talep dilekçesi
5- Şirketin imza sirküleri fotokopisi (Süresi geçmemiş)
6- Faaliyet Belgesi Fotokopisi !! (Tic. veya San. Odası - son 3 ay tarihli)
7- Vergi Levhası fotokopisi (Son dönem)
8- Ticaret sicil Gazetesi fotokopisi
9- SSK işe giriş bildirgesi (yolcu çalışma süresinin 1 yılı doldurmaması durumunda bir önceki çalıştığı işyerinden eski SSK işe giriş bildirgesini temin etmelidir)
10- Maaş Bordrosu (son 3 ay)
11- SSK' lı Hizmet Dökümü (Hizmet Dökümü için tıklayınız)
12- Banka hesap cüzdan fotokopileri (güncel tarihli - hesap hareketli ve bakiyesi bulunan)
13- Evli olan yolculardan Evlenme cüzdanı fotokopisi yada bu bilgilerin hepsini içeren Nüfus dairesinden alınmış yeni tarihli Nüfus kayıt örneği istenmektedir.
14-Konsolosluk pasaportunuzun 1-2-3- 4. ile var ise uzatılmış diğer Geçerlilik sürelerini gösteren sayfaları (yani 5-6-7-8-9-10. sayfalar) ve son kimlik sayfası olan 60.sayfa'nın fotokopilerini görmek istemektedir!!
15- Konfirmeli otel ve uçak rezervasyonu
16- Seyahat sağlık sigortası poliçesi (Bkz:Seyahat sağlık sigortası)
Not: İstanbul İspanya Başkonsolosluğu "ilk defa schengen vizesi alacak yolculardan" yukarıdaki listede belirtilen tüm evrakları 'orjinalleri ile fotokopilerini ' ayrı ayrı olarak 2 takım halinde istemektedir. Çalışmayan ev hanımları ve 18 yaş altı çocuklar vize başvurusunda garantör olarak babanın tüm evraklarını fotokopi çekerek kendi dosyalarına eklemek zorundadırlar.

ÖRNEK VİZE FORMU download 
ÖRNEK VİZE FORMU TÜRKÇE AÇIKLAMASI download

25 Haziran 2009 Perşembe

Zahir

Karşılıksız aşkının zehrini taşıyordu bana.

Kokusu sinmişti inatçı ruhuma, kitaplarıma, ellerime.

Öyle çok öpüşürdük ki,

ağzının tadıyla yerdim yemeklerimi...

Öylesine inanıyordu ki dünyadaki son aşkla beni sevdiğine,

bir gün ansızın korkunç bir özlem duymaya başlamıştım kim olduğunu bilmediğim birine...

Şimdi ağzımda karşılıksız aşkın o aç tadı...

Karşımda O...

Ama eşitiz artık,

damarlarımızda karşılıksız aşkın o zehirli kanı...

24 Haziran 2009 Çarşamba

Zan ve Etkileri

İstanbul'un 3 büyükleri arasında topçu alışverişi devam etmekte. Beşiktaş'ımızın defansının bel kemiği(!), kendi deyimiyle ''coşkulu taraftar'' Ultraslan'ın huzurunda artık. Şahsıma göre saatli boNba olmaktan öteye geçememiş, fazlasından ziyade eksiği bol bir topçuydu. Beşiktaş'ımda her daim güzide bir yedek olmaktan öteye geçmemeliydi ki, ilginçtir son yıllarda takımı çalıştıran tüm teknik direktörler kendisini ''joker'' olarak düşündüler. Tabii bunda mevcut kadro yetersizliğinin önemi oldukça fazlaydı diye düşünmekteyim. Kazma olsa da elde iyisi yoksa oynatmaktan başka çare var mı?


Artık beklemedeyiz. Basından takip ettiğimiz kadarıyla, her transfer döneminde olduğu gibi ne yazık ki forvet transferi peşinde koşturuyor sevgili yönetim! Bilinçli transfer politikası izlemeyeli o kadar yıl geçti ki... BU TAKIMIN ACİLEN KALİTELİ YABANCI STOPERE İHTİYACI VAR!

Mustafa Denizli'nin gelecek sezon Zapo'suz bir 18 düşünmesinden hareketle, kaliteli yabancı stoper transferi yanında en az 1 tane daha yerli stoper transfer ederek kulübeyi zenginleştirmeli sayın Denizli. Tabii gönül ister ki kendisi şöyle genç topçuları Paf'tan alsa en azından kulübe de tutsa yedek transferine de ihtiyaç olmayabilir fakat Denizli'nin genç topçulara olan vurdumduymazlığı bilinen bir gerçek.

Umut etmekten başka çare yok.

Bekleyip göreceğiz.

23 Haziran 2009 Salı

Hoşbulduk...

Evet... dostum, kardeşim, abim, renkdaşım, yol arkadaşım, kader arkadaşım beni değerli bloguna buyur etti. Kırmak olmazdı arkadaşlar... Naçizhane yazılarımı buradan paylaşacağım artık...

Siyah- Beyaz;

umudumuz, yarınlarımız, geleceğimiz!

Pazar akşamı kutlamada söylendiği gibi:

'' Tek yol Beşiktaş! ''

Tekrar hoşbulduk.

22 Haziran 2009 Pazartesi

Hoşgeldin...


Bugün itibariyle kendi çapımda yaptığım karalamalara, Beşiktaş'ın kapalı tribününden yakın dostumda eklemeler yapmaya başlıyacak. Tribünlerde olmanın ilk kuralı olan paylaşmanın burda da artarak devam edecek olmasının mutluluk hali koca suratımda en şirininden bir tebessümü yerleştirdi bile....
Hoşgeldin tekrardan....

14 Haziran 2009 Pazar

Rahatladım Az Biraz....


Rahatladım açıkçası. Şu son günlerin büyük olayı Mehmet Topuz kavgasında sonuca ulaşıldı ya acaip bi sevindirik oldum. Nedeni basit aslında. Daha haberi ilk duyduğumda, televizyonda verdiği formalı röportajı ilk gördüğümden beri Mehmet Topuz'u Beşiktaş'ımda istemediğimi herkese söyledim. Bana göre ilk başlarda olmasa da zaman geçtikçe olduğu takımda arıza çıkaracak adamdır kendisi. Ego patlaması yaşamaya uygun bir şahsiyettir. Kayseri gibi bir takımda bile hemen her topu isteyen, hemen her frikikte topun başında olan bir nevi takım oyununun içine eden adamdır. Benim takımım kim nederse desin (özellikle şimdi ki yorumcu Sergen gibilerinin söylemlerine rağmen) güzeldir. Eksikleri yok mudur? Bence gereğinden fazladır eksiği. Ama takımdır. Özellikle 100. yıl şampiyonluğundan sonra benim içime sinen, benim Beşiktaş'ı bu kadar bağlanmama neden olan eski günleri hatırlatan bir hali vardır. Varsın benim takımım CL'de sıfır çeksin, varsın benim takımım ligde ilk 5'e giremesin. Ama benim takımımın oyuncuları egolardan uzak, kendini bilen, saygılı, düzgün adamlardan oluşsun. Rakibe saygısızlık etmesin, varını yoğunu ortaya koysun ama kavgasız dövüşsüz bitirsin maçlarını. Başkasına kelleni uçururum hareketi yapmasın, ikili mücadelelerde tabanla girmesin, karşı takımın oyuncusunun baldırlarına kramponlarının en sivri yerleriyle basmasın. Adam olsun kısaca. Yoksa Mehmet Topuz kalitesinde, kişiliğinde adam çok. Asıl Metin, Ali, Feyyaz, Kadir, Gökhan ve diğerleri gibi efendi, düzgün adam bulmak zor. Hele hele böyle bir başkanımız varken ( ne söyleyeceğini bilmeyen, her türlü olayın baş kahramanı) bulmak daha da zorlaşıyor ya neyse. Bir gün başkan da, onun gereksiz yönetim tayfası da (özellikle kendinden ölesiye nefret ettiğim Levent Erdoğan şahsiyeti kastedilmektedir) gidecektir. O günü sabırsızlıkla beklemekteyim. O gün heralde Beşiktaş bayraklarını camlara, balkonlara asmanın en doğru zamanı olacaktır. 

6 Haziran 2009 Cumartesi

Ondan, Şundan, Bundan Ama Kendimden...

Uzun zaman oldu. Oturup şuralara kendimce bişiler karalamayalı. Fotoğraflarla, kutlamalarla bi de ordan burdan çalıp çırptığım, görenin ihtiyacını karşılar diye umduğum bilgilerle idare etmeye çalıştık. Artık bişiler söyleme zamanı geldi de geçiyor gibi.
Neyse başlayalım. 
Her zaman ki gibi önce Beşiktaş'ım var. Saolsun kırmadı bizi son bir kaç aydır her türlü kötü günleri göze alarak eşe-dosta söylediğimiz KUPA BİZİM, ŞAMPİYONLUK BİZİM iddiasında yüzümüzü kara çıkarmadı. Gerçi her ikisi de olmasa seviyoruz bu takımı ama böyle sevmenin de tadı başka oluyor hani. Sezonu kendi açımdan da firesiz bitirdiğimi söyleyebilirim. Bi ilk hafta yanlış hatırlamıyorsam Konya maçıydı, kombineyi alamadığımdan gidememiştim, bi de kupa da Ankaraspor maçına gitmedim. Bu maçla ilgili bahanemde askere gidicek bir Beşiktaş sevdalısına verdiğim sözdür. Gider ayak bi güzellik yapalım dedik kendimizce ama 2-1'le yenilince de az takılmadım bizim askere. Seneye yine kombinemizi alıp sabit yerimizde iyisiyle, kötüsüyle desteklicez sevdamızı. Değişen birşey olmicak anlicanız.
İş güç olaylarında ise elimizden geldiğince piyasa şartlarına uyup ayakta kalmaya çalışıyoruz. Kendimizce yaptığımız bir iki işle de toparladık kendimizi. Hele hele bu işler tam kriz zamanı gelince süper oldu ama yine bekleme moduna geçtik. Gidip görüşüyoruz, yakalamaya çalışıyoruz bişiler ama ya biz adamlara fazla geliyoruz ya da onlar bize karşı eksik kalıyor. Yapacak bişi yok deyip durduk yere devlete vergi ödemeye devam ediyoruz. Devlet baba da saolsun hiç sektirmiyo her şekilde alıyo alacağını bizden. Neyse dayanacaz bi süre daha. Umarım gün gelir bol bol yaptığımız işleri anlatırız burda.
Planlara gelince. Sene başından beri bi Barselona ziyareti hesapları yapıp duruyoruz benim canı gönülden sevdiğim adamım, dostum, kankam Burak'la ( şu adamım, dostum, kankam muhabbeti de işyerinden Gözde'nin favori lafıdır, copyright olayına onu da analım istedim). Ziyaretin amacı belli aslında. Beşiktaş'tan sonra benim için çok değerli Barça'yı ve onun güzeller güzeli evin Camp Nou'yu tavaf etmek. Yakalarsak dolu haliyle ordaki havayı bir içimize çekip (mümkünse bir şişeye o havadan doldurup lazım oldukça kendi kendimize suni solunum yapmak) kendimizi kutsal alemlerde gezinen ruhlar gibi hissetmek. Xavi, Iniesta, Messi ama asıl Puyol'u dünya gözüyle görmek (malum takım uzay takımı her an rokete koyup uzay'da kendilerine rakip aramaları için gönderilebilirler ki bu da Burak'a ait özlü bir sözdür-copyright 2). Evraklar tamam, uçak bileti tamam bi vize olayı kaldı ki umarım o da olucak. Ondan sonra da bol bol gün gün orda ki sefilliğimiz burdan takip etmenizi sağlicam. 
Kendimizi anlatırken bi de gönül işlerinden bahsedelim.  Bi iki denememiz oldu ama onda da herşeyi elimize yüzümüze bulaştırdık. Gerçi ezelden beri böyle devam ediyor ama olucak o kadar. Arızayız, sıkıntılıyız bi şekilde de herşeyi bok etmekte üzerimize yok. Eninde sonunda bizi adam edicek biri çıkıcak karşımıza diye ümit ediyoruz. 
Şimdilik bu kadar.... devamı ne zaman gelir kendim de bilmiyorum.....

5 Haziran 2009 Cuma

Kağıt Boyutları


Lazım oldu araştırdım, buldum, listeledim. İş görür umarım.
A Serisi (mm)
B Serisi (mm)
C Serisi (mm)

4A0 1682 x 2378
2A0 1189 x 1682

A0 841 x 1189
B0 1000 x 1414
C0 917 x 1297

A1 594 x 841
B1 707 x 1000
C1 648 x 917

A2 420 x 594
B2 500 x 707
C2 458 x 648

A3 297 x 420
B3 353 x 500
C3 324 x 458

A4 210 x 297
B4 250 x 353
C4 229 x 324

A5 148 x 210
B5 176 x 250
C5 162 x 229

A6 105 x 148
B6 125 x 176
C6 114 x 162

A7 74 x 105
B7 88 x 125
C7 81 x 114

A8 52 x 74
B8 62 x 88
C8 57 x 81

A9 37 x 52
B9 44 x 62
C9 40 x 57

A10 26 x 37
B10 31 x 44
C10 28 x 40