Uzun zaman oldu. Oturup şuralara kendimce bişiler karalamayalı. Fotoğraflarla, kutlamalarla bi de ordan burdan çalıp çırptığım, görenin ihtiyacını karşılar diye umduğum bilgilerle idare etmeye çalıştık. Artık bişiler söyleme zamanı geldi de geçiyor gibi.
Neyse başlayalım.
Her zaman ki gibi önce Beşiktaş'ım var. Saolsun kırmadı bizi son bir kaç aydır her türlü kötü günleri göze alarak eşe-dosta söylediğimiz KUPA BİZİM, ŞAMPİYONLUK BİZİM iddiasında yüzümüzü kara çıkarmadı. Gerçi her ikisi de olmasa seviyoruz bu takımı ama böyle sevmenin de tadı başka oluyor hani. Sezonu kendi açımdan da firesiz bitirdiğimi söyleyebilirim. Bi ilk hafta yanlış hatırlamıyorsam Konya maçıydı, kombineyi alamadığımdan gidememiştim, bi de kupa da Ankaraspor maçına gitmedim. Bu maçla ilgili bahanemde askere gidicek bir Beşiktaş sevdalısına verdiğim sözdür. Gider ayak bi güzellik yapalım dedik kendimizce ama 2-1'le yenilince de az takılmadım bizim askere. Seneye yine kombinemizi alıp sabit yerimizde iyisiyle, kötüsüyle desteklicez sevdamızı. Değişen birşey olmicak anlicanız.
İş güç olaylarında ise elimizden geldiğince piyasa şartlarına uyup ayakta kalmaya çalışıyoruz. Kendimizce yaptığımız bir iki işle de toparladık kendimizi. Hele hele bu işler tam kriz zamanı gelince süper oldu ama yine bekleme moduna geçtik. Gidip görüşüyoruz, yakalamaya çalışıyoruz bişiler ama ya biz adamlara fazla geliyoruz ya da onlar bize karşı eksik kalıyor. Yapacak bişi yok deyip durduk yere devlete vergi ödemeye devam ediyoruz. Devlet baba da saolsun hiç sektirmiyo her şekilde alıyo alacağını bizden. Neyse dayanacaz bi süre daha. Umarım gün gelir bol bol yaptığımız işleri anlatırız burda.
Planlara gelince. Sene başından beri bi Barselona ziyareti hesapları yapıp duruyoruz benim canı gönülden sevdiğim adamım, dostum, kankam Burak'la ( şu adamım, dostum, kankam muhabbeti de işyerinden Gözde'nin favori lafıdır, copyright olayına onu da analım istedim). Ziyaretin amacı belli aslında. Beşiktaş'tan sonra benim için çok değerli Barça'yı ve onun güzeller güzeli evin Camp Nou'yu tavaf etmek. Yakalarsak dolu haliyle ordaki havayı bir içimize çekip (mümkünse bir şişeye o havadan doldurup lazım oldukça kendi kendimize suni solunum yapmak) kendimizi kutsal alemlerde gezinen ruhlar gibi hissetmek. Xavi, Iniesta, Messi ama asıl Puyol'u dünya gözüyle görmek (malum takım uzay takımı her an rokete koyup uzay'da kendilerine rakip aramaları için gönderilebilirler ki bu da Burak'a ait özlü bir sözdür-copyright 2). Evraklar tamam, uçak bileti tamam bi vize olayı kaldı ki umarım o da olucak. Ondan sonra da bol bol gün gün orda ki sefilliğimiz burdan takip etmenizi sağlicam.
Kendimizi anlatırken bi de gönül işlerinden bahsedelim. Bi iki denememiz oldu ama onda da herşeyi elimize yüzümüze bulaştırdık. Gerçi ezelden beri böyle devam ediyor ama olucak o kadar. Arızayız, sıkıntılıyız bi şekilde de herşeyi bok etmekte üzerimize yok. Eninde sonunda bizi adam edicek biri çıkıcak karşımıza diye ümit ediyoruz.
Şimdilik bu kadar.... devamı ne zaman gelir kendim de bilmiyorum.....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder