
4 Kasım 2011 Cuma
Ömürsün Beşiktaş

29 Ekim 2011 Cumartesi
İşin Sırrı

Bu kadar olumsuzluktan olumlu icraat yaratabilen Monsieur Wengerde işin sırrı. Saygı duymaktan başka bir şey gelmiyor insanın elinden..
Her kötü sonuç sonrası "hocamızın arkasındayız" diyen ülkemiz yönetici müsveddelerine de ayrıca selam olsun!
28 Ekim 2011 Cuma
İstikrar ve Ernst.. Quaresma?

Şüphesiz son yıllarda şahit olduğum ligimizin seyir zevki en yüksek derbisiydi.. Tüm topçulara helal olsun. Evet; Carlos Carvalhal yanlışlarından her geçen maç dönüyor. Kafamdaki kadro tamamen sahadaydı.. yalnızca Aurelio-Necip tercihini öngörememiştim. Bu takımın ideal geri dörtlüsü budur, mümkün olduğunca bozmamak lazım.. Carlos Carvalhal'ın savaşçı Hilbert'e formayı vermesi ve yabancı kontenjanını ona göre ayarlaması doğru karar. Aurelio Alex ile adam adama oynadı. Geri dörtlünün önünde emniyet subabıydı. Alex'i kitledi. Ernst'in neden Beşiktaş Takım karakterini yansıtan bir topçu olduğunu dün akşam bir kez daha gördük.. Hırs, mücadele, azim, savaşçılık.. Dahasına gerek var mı? Fazlasıyla hayranı olduğum genç Necip'in oyuna girdikten sonraki diriliği ve takıma getirdiği dinamizm beni mutlu etti.
Ama...
Quaresma.. Birilerinin artık Quaresma'ya Portekizce "istikrar-devamlılık" kelimelerini açıklaması, anlatması lazım.. Caner'in bu kadar etkin olması salt iyi topçu olduğundan değil, Quaresma'nın Hilbert'e hiç yardıma gelmemesi, adamını kovalamamasından kaynaklandı. Garibim Hilbert Caner ve Ziegler ile tek başına savaştı.. yılmadı.. elinden geleni yaptı.. Yediğimiz 1.golü dikkatli izleyin.. Quaresma'ya bakın.. Ne demek istediğimi o kadar iyi anlarsınız ki.. Simao bu sezon ilk defa kıpırdandı.. Ama yetmez.. Devamlılık ve istikrar şart!
Beşiktaş'ı ve Carlos Carvalhal'ı sakin ve sabırlı bir şekilde izlemek lazım.. Yanlışlarından arınan bir görüntü sergiliyor hoca.. Beşiktaş'ın özü olan mücadele ruhu, savaşçılık, hırs, azim sahada görülmeye başlandı.. Oyun içinde pısırık ve silik topçulardan formayı alarak, savaşçı karaketere sahip topçulara forma verilmesi ilk emareler.. Eksik olan ise istikrar.. 90'lı yıllardan beri Beşiktaş oyun içinde ve sezon içinde kesinlikle bir istikrar oturtamadı.. Kimler geldi ne hocalar gitti ama olmadı.. Sadece 100.yılda bir istikrar vardı..
Sonuca gelirsek; galip gelememek beni çok üzdü.. Çünkü çok yaklaşmıştık.. Hak etmiştik.. Ama Fenerbahçe'nin de galibiyete yaklaştığı pozisyonlar oldu.. Maçın hakkı beraberlikti.. Ama mücadele gücü ve azim olarak Beşiktaş maçın galibi oldu.. Bu da bana yeter, ileriye ışık verir..
27 Ekim 2011 Perşembe
Vur+Kır+Parçala=Kazan!

Necip heyecanı.. Pascal hırsı.. Ernst azmi.. Yeter ki isteyin, yeter ki mücadeleden yılmayın bu akşam.. O heyecanı kaybetmeyin..
Sizlerden sahada her şeyi yapmanızı beklemiyoruz... ama; sahada her şeyinizi ortaya koymanızı istiyor, umut ediyoruz...
Bu akşam da salt beklentimiz bu olacak.. Beşiktaş Taraftarı'nın oyuncusundan beklentisi hep bu oldu.. Bu akşam da farklı bir isteğimiz yok. Çıkın, koşun.. Onları sindirin!
İşte o kadar!!
26 Ekim 2011 Çarşamba
Bir Ayıp Daha

31 Mayıs 2011 Salı
Ali Kuçik

Rakamlar, meblağlar beni ilgilendirmiyor arkadaş!
20 Aralık 2010 Pazartesi
Mutluluğun Resmi...
21 Eylül 2010 Salı
Bugünü Gördüm Ya...Gerisi Hikaye...
13 Ağustos 2010 Cuma
İkiyüzlü!
Neyse gel zaman git zaman büyük başkanımız! bu popüler kültürün ikonlarının en genci olan Quaresma'yı aldı getirdi. Bunu yaparken de daha düne kadar haykırarak onu yok sayanların, sevmeyenlerin gönül kapılarını açıverdi. Gönül kapısı açıldı ya aslolan içine girmekti dışardan bakmak değil. Bunu da Madrid'in en güzel adamalarından biri olan Guti ile yaptı. Kimse bu duruma dur demedi. İstemedi. Ben bile yumuşamaya başladım. Çünkü ben bu oyunu, oyun olduğu için sevenlerdenim ve bu oyun ne kadar güzelleşirse o kadar eğlenir mutlu olurum. Zaten bu dünya da beni mutlu edebilen birkaç şeyden biri de Beşiktaş'ım varlığıdır. Ama ne olursa olsun ben hala gönlümün kapısını açmadan Yıldırım Demirören ve tayfasına. Benim kalbim futbolun dilencisi İbrahim Altınsay'da, mahallemizin büyüğü Cem Dizdar'da... Bu gibi futbolu seven, futbolu bir oyunun ötesinde görmeyen insanların Beşiktaş'ımı eski günlerde ki gibi halkın takımı sıfatı kazandırabileceğini düşünüyorum. O nedenle ben 2 sene önce verdiğim sözün arkasında durmaya devam edicem içim yana yana. Çünkü ben bu sözü tutmaya devam ettikçe Beşiktaş'ım için istediğim tüm o güzel şeyler hayalden öteye geçmeyecek. Bir futbolcu bir futbolcuyu, bir antrenör bir antrenörü kovalayıp duracak Tüm bunlar olurken de o taraftarlar olduğu yerde durup bir YETER! diye bir YETMEZ! diyerek günü birlik destek günü birlik köstek olacaklar. Zaten her şeyden öte tüm kötülüklerin anası bu ikiyüzlülük değil midir?
Bu arada merak edenlere; bu sene de yine kombine kartımı aldım. Geç oldu, güç oldu, zor oldu ama oldu işte. Televizyon başında bir Villareal maçı izlemem canıma tak etmesine yetti de arttı. Özellikle de Madrid'in güzel çocuğu Guti'yi siyahlar içinde gördükten sonra.O nedenle bende ikiyüzlüyüm. Ne deseniz de kabulüm. Sizden tek ricam benim gibi ikiyüzlü olmayın, BAŞKA(SI)NIN ADAMI OLMAYIN!
23 Mayıs 2010 Pazar
NIKE WRITE THE FUTURE - FULL LENGTH VERSION
17 Mayıs 2010 Pazartesi
Tebrikler...
Her ne kadar sizden nefret etsem de bize fenevbahcenin yaşadığı mallığı tattırdığınız için burdan teşekkür etmeyi borç bildim.
Umarım şampiyonlar liginde sonunuz Sivas'a benzemez.
Tebrikler tekrardan...
11 Mayıs 2010 Salı
Sıra Sende...

Deli Oğlan...

14 Ekim 2009 Çarşamba
Bir Umudum Sende...

8 Ağustos 2009 Cumartesi
Tek Derdim....

3 Ağustos 2009 Pazartesi
Pazar Ertesi...
Rüştü; bildiğimiz Rüştü... güzel toplar çıkarır alkışlarsın edersin sonra bir bakarsın ceza sahası dışında taç çizgisi kenarında rakip forvetle omuz omuza mücadele verir kalesinden metrelerce uzakta!
İsmail Köybaşı; evet bu çocuk 90 doğumlu... ısınmak zorundayız bu çocuğa... arkasından itelemek durumundayız... bizim görevimiz bu olmalı tribünden... kalas tipli çakılı bek'lerden değil İsmail... heyecanlı, agresif, mücadeleci... yerinde durmuyor... hücumu düşünüyor, sevdim bu yönünü.
Sivok; kankası artık Bursa'da, ama Sivok ŞL'de boy gösterecek. Umuyorum lehine kullanır bu durumu, basit hata görmekten sıkıldım artık Beşiktaş'ımın defasında... Sayın Zan'dan kurtulmak iyi bir adım ama Mr. Sivok elleri havada açık, yerden kayılmaması gerektiğini unutmuş sanırım... ivedilikle hatırlatılmalı!
Matteo Ferrari; çıplak gözle ilk kez izledim. Zan beyefendi ile karşılaştırmam bile dün geceki halini gördükten sonra. Yerinde müdahaleleri oldu, bana güven verdi... sizi bilemem tabii!
Erhan Güven; kanımca zorunluluktan oynamakta... ki bunu kendisi de gayet net biliyor... Toraman ve dağ gibi Ekrem sakat... onlar geldiklerinde Erhan ancak kenardan maç izleyecek gibi... İsmail gibi o da sık sık ofansı zorladı, hoşuma gitti... ama kendisi orta yapma özürlü!
Fink; ismi gibi orta sahada fink atmayı seviyor. Sade, düz, daha çok defansif oynayan Alman asker... yeterli mi? ŞL için şüphelerim var. Güzel müdahaleleri oldu ama.
Ernst; mayıs sonu Denizli'de bıraktığımız yerden aynen devam ediyor. Fink'e nazaran hücumu daha çok düşünüyor, sorumluluk almaya çalışıyor.
Bobo; dağınıksın Bobo... iyice kilolanmışsın... bir de üstüne sol açık oynatıldın dün gece(!)... bilemedim ben ne diyeceğimi, yorum yok!
Tello; sol açıktan hatta -Sağlam döneminde sol bek- ten çakma 10 numaramız... bir nevi kurtarıcımız. Denizli ile beraber o artık özgür adam! heyecan yaptığımız bir kaç pozisyonun yegane yaratıcısıydı dün gece... sizce yeterli mi?
Yusuf; soy isim ile bu kadar zıt olunur mu? Adam yürüyerek oynuyor... onu bile 45 dakika yapabiliyor ancak. Arsene Wenger sağ açık Willshire'ı oynatır, biz Yusuf'tan sağ açık yaratmaya çalışırız. Yusuf idmanlarını artık telefon kulübesinde çalım atarak yapsın, maçları da lütfen kenardan izlesin.
Nobre; gecenin Beşiktaş'ım adına etkisiz elemanı. Yoruma değer hiç bir hareketi yok, ya da ben kaçırdım, varsa siz ekleyin!
... 7 yıl sonra ilk resmi maçına çıktı kutsal formayla. Heyecanla beklediğim adam, Beşiktaş'ın evladı yine yuvasında... gülümsedim O'nu sahada gördüğümde... O'nun için şimdilik bir yorumum yok. Heyecanı yeter de artar.
15 Temmuz 2009 Çarşamba
8 Temmuz 2009 Çarşamba
OYUN DEVAM EDİYOR...

3 sene arka arkaya şampiyonluk sözü verdi Aziz Yıldırım. Sürekli söylüyorum; gözü dönmüş durumda, bu sezon ilgili kurumların vay haline... Hiç mi hiç sevmediğim, bu ülkede gördüğü ilgiyi haketmediğini düşündüğüm Hıncal Uluç, Fenerbahçe'ye ve Aziz Yıldırım'a en çok sallayan isim... Söylemleriyle çoğu zaman kamuoyu oluşturabiliyor... Eh, Aziz Yıldırım açısından da bu sene hiç bir şey ters gitmemeli, zemin hazırlanmalı...
-Alo, Feritçiğim...
-Gereken yapılacak başkanım...
Ama mesele Hıncal Uluç olunca çok da üzülmedim... İnönü Kapalısının bir müdavimi ve Kayseri maçında Çevik Kuvvet'in hışmına uğramasına rağmen Hıncal tarafından PKK'lılara benzetilen taraftarlardan birisi olarak bu olaya şu tezahüratla son noktayı koymak isterim;
"Noldu Hıncal nolduuu, söyle ne olduuuu, ...... ....."
gelen ya da gelecek tepkilere binaen Haşmet Babaoğlu'nun bugünkü yazısını okutmak isterim...
Haşmet BABAOĞLU'nun yazısı için
"MEDYA DA KİRLİ TEMİZLİK OPERASYONU "
7 Temmuz 2009 Salı
2009-2010 BEŞİKTAŞ Lig Fikstürü
BÜYÜKŞEHİR BLD.SPOR - BEŞİKTAŞ
2.Hafta
BEŞİKTAŞ - ANTALYASPOR
3. Hafta
GENÇLERBİRLİĞİ - BEŞİKTAŞ
4. Hafta
BEŞİKTAŞ - GAZİANTEPSPOR
5. Hafta
GALATASARAY - BEŞİKTAŞ
6. Hafta
BEŞİKTAŞ - KAYSERİSPOR
7. Hafta
ANKARASPOR - BEŞİKTAŞ
8. Hafta
BEŞİKTAŞ - DENİZLİSPOR
9. Hafta
BEŞİKTAŞ - KASIMPAŞA
10. Hafta
ESKİŞEHİRSPOR - BEŞİKTAŞ
11. Hafta
BEŞİKTAŞ - MKE ANKARAGÜCÜ
12. Hafta
TRABZONSPOR - BEŞİKTAŞ
13. Hafta
BEŞİKTAŞ - FENERBAHÇE
14. Hafta
SİVASSPOR - BEŞİKTAŞ
15. Hafta
BEŞİKTAŞ - DİYARBAKIRSPOR
16. Hafta
MANİSASPOR - BEŞİKTAŞ
17. Hafta
BEŞİKTAŞ - BURSASPOR