24 Haziran 2008 Salı
23 Haziran 2008 Pazartesi
Bitmiyooo...
15 Haziran 2008 Pazar
Kayboldum Yine...
Kayboldum yine.
Başı boş sokaklarda gidecek yeri olmayan bir evsiz gibi...
Annesini oynadığı parkta kalabalık içerisinde seçemeyen bir çocuk gibi...
Doğru yolu bulmak için birilerine soru sormaktan utanan bir gezgin gibi...
Her ne şekilde olursa olsun kendinden başka kimseye
güvenmeyen,
inanmayan,
özgüvenden yoksun biri gibi...
Ama bu kayboluş diğerlerinden farklı sanki.
Sanki bu sefer elindeki her şeyi kaybetmek isteyen benmişim gibi.
Hayatın girdabından uzak bir şekilde yaşamak için belki.
Belki yalnız olmaya alıştığım için,
Belki kimsenin benim gibi olamayacağını anladığım için,
Belki sonsuz nedenden..
Ne olursa olsun, ne kadar kaybolmuş olsam da,
Ne kadar kendimi kaybedilmiş hissetsem de,
Ne kadar kaybolmaya çalışsam da,
Umut ediyorum...
Umut ediyorum,
aranacağım,
Bulunduğumda ise soru sorulmadan,
olduğum gibi,
Varoluşlarım ve kayboluşlarımla,
Kabullenileceğimi...
En azından kaybolduğum her zaman
nefes alış verişimin
bir nedeni olsun diye...
10 Haziran 2008 Salı
Sıyrılıp Gelen
kentin üstünde her gece
Her gece bilge bir gezgin
tavrıyla adımlıyor yolunu
Güz yanığı bir durgun
sessizlikle örtülü her şey
ve yırtılmış bir tül gibi
savrulup duruyor zaman
Suların sesini dinle şimdi
ormanın fısıldayışlarını
usulca yarılıyor dağların göğsü
bir aşkı dinlendirmek için
Ve gözleri uzak yamaçlarda
aranıp dururken bir şeyleri
sessiz ve sakin beklemekte
bekledikçe bileylenen yürek
Belli ki dağların, denizlerin
ve göllerin üzerinden
sıyrılıp gelmektedir seher
Belli ki yakındır
doğayı ve hayatı sarsacak saat
Ahmet Telli
5 Haziran 2008 Perşembe
Uzak...
"Evet Marcos gay'dir....."
"Evet Marcos gay'dir. Marcos, San Francisco'da gay, Güney Afrika'da siyah, Avrupa'da bir Asyalı, San Ysidro'da bir Chicano, İspanya'da bir anarşist, İsrail'de bir Filistinli, San Cristobal sokaklarında bir Maya yerlisi, Almanya'da bir Yahudi, Polonya'da bir çingene, Quebec'te bir Mohawk, Bosna'da bir barış yanlısı, saat 22.00'de metrodaki yalnız kadın, topraksız bir köylü, kenar mahallelerde bir çete üyesi, işsiz bir işçi, mutsuz bir öğrenci ve tabii ki dağlarda bir Zapatista'dır."
Hüznün İsyan Olur
bırak kendini ırmağın türküsüne gülüm.
Vursun seni o taştan bu taşa,
o çağlayandan bu çağlayana.
Ahmet Telli
Bu Aşka Çiğ Tavuk Bile Yenir Ama Olimpiyat Yenmez
Şimdiden günah çıkarmaya başladığımı ve her türlü eleştiride de sizlere hak verdiğimi bilmenizi isterim. Ama başlıkta belirttiğim gibi "Bu Aşka Çiğ Tavuk Bile Yenir Ama Olimpiyat Yenmez"...
4 Haziran 2008 Çarşamba
Yolun açık olsun Aceto.....
Futbol konusunda bizim wikipedia mız aceto abimizin o dillere destan blogu birkaç kendini bilmez yüzünden kilit vurdu kendine. Blogun sonlandırmasının sebebi son derece insani. Blogunda yazmış oldugu yazılara gelen yorumlarda kendinden öte biricik cocuguna yöneltilen hakaretler ve küfürler. Her baba gibi bunu kaldırmasını en azından tepkisiz kalmasını beklemek bizim haddimize değil tabii. Hele hele bu iğrençlikleri yapanların delikanlılıktan, zekadan ve insaniyetten uzak bir şekilde anonim altına saklanması olayın bloga etki etmesinin ilk sebebi.
Benim buna yorumum ise haklısın aceto abi. Hemde sonuna kadar. Seni çok özlicem. Ama ne olursa olsun blogu kapatmanda ki nedenden dolayı her zaman sana destek çıktığımı ve sana olan sevgi ve saygımın sonuz olduğunu bilmeni isterim.
2 Haziran 2008 Pazartesi
Aptala Malum Olurmuş
1 Haziran 2008 Pazar
Halkın Ekmeği
bakarsınız bol olur bu ekmek,
bakarsınız kıt,
bakarsınız doyum olmaz tadına,
bakarsınız berbat.
Azaldı mı ekmek,başlar açlık,
bozuldumu tadı,başlar hoşnutsuzluk boy atmaya.
Bozuk adalet yeter artık!
Acemi ellerle yuğurulan,iyi pişirilmemiş adalet yeter!
Yeter katıksız,kara kabuklu adalet!
Dura dura bayatlayan adalet yeter!
Bolsa insanın önünde ekmek,lezzetliyse,
gözler öbür yiyeceklere yumulsada olur.
Ama her şey bollaşmaz ki birdenbire...
Bilirsiniz,nasıl bolluk doğurur ekmek:
Adaletin ekmeğiyle beslene beslene.
Ekmek her gün nasıl gerekliyse nasıl,
adalet de gerekli her gün,
hem o,günde bir çok kez gerekli.
Sabahtan akşama dek,iş yerinde,eğlencede,
hele çalışırken canla başla,
kederliyken, sevinçliyken,
halkın ihtiyacı var pişkin, bol ekmeğe,
günlük, has ekmeğine adaletin.
madem adaletin ekmeği bu kadar önemli,
onu kim pişirmeli, dostlar, söyleyin?
Öteki ekmeği kim pişiren?
Adaletin ekmeğini de
kendisi pişirmeli halkın,
gündelik ekmek gibi.
Bol,pişkin,verimli.
Berthold Brecht