30 Ekim 2009 Cuma

Popular Photography October 2009

Popular Photography October 2009
PDF | English | 41 Mb | RS & DF

Download from Rapidshare:
http://rapidshare.com/files/278551199/Popular_Photography_October_2009.rar

Download from Depositfiles:
http://depositfiles.com/files/x63seq35j

23 Ekim 2009 Cuma

Audrey Hepburn

" Eğer güzel gözlerinin olmasını istiyorsan, insanlara iyilikle bak.
Eğer saçların güzel olsun istiyorsan, bırak çocuklar ellerini geçirsin saçlarından.
İnce bir bedense isteğin, ekmeğini açlarla bölüş.
... ve güzel dudaklara sahip olmak için, sadece güzel sözler söyle... "

Yakarız Bu Gezegeni






















22 Ekim 2009 Perşembe

Sergen ve A2


Salı günkü Kasımpaşa A2 maçından... :)

Ferrari


Sezon başında söylediklerimin hepsini yutuyorum...
Tükürdüğümü de yalıyorum!

Helal olsundur...

20 Ekim 2009 Salı

A2 Kaldığı Yerden

A2'ler bugünkü müsabakada Kasımpaşa karşısında 3 gollü galibiyet aldı. Sonuç 3-1...

Geçen haftaki yazımda belirtmiş olduğum gibi yine Can Erdem sahneye çıkmış. Genç topçu 8 maçta 12 gole ulaşmış oldu! 3 gol de ondan gelmiş.

Takım liderliğini sürdürüyor.
8 maçta 7 galibiyet 1 yenilgi var. 28 gol atıp 6 gol yemişler. Maç başına 3'ün üstünde ortalama tutturmuş bir A2 takımı mevcut...



19 Ekim 2009 Pazartesi

Bir Şarkısın Sen


'' İstanbul'un Beşiktaş semtinde 80'li yılların sonu 90'lı yılların başında şöyle bir efsane dolaşırdı. İnönü Stadı'nın sol kanadından Alan Walsh isimli Süleyman Seba'nın askerlik arkadaşı olduğu söylenen yaşlıca bir futbolcu topu getirir ve öyle adrese teslim bir orta yaparmış ki, Metin, Ali, Feyyaz üçlüsünden hangisi ceza sahasındaysa hiç hareket etmez, Walsh'ün gönderdiği top onların kafasına çarpıp kaleye girermiş. Beşiktaş bu efsane ve 4-4-2 sisteminin Türkiye'de gelmiş geçmiş en iyi uygulayıcılarından birisi olan takımla Türkiye'de üst üste 3 sene şampiyon oldu. Recep, Kadir, Ulvi, Gökhan efsane geri dörtlüsü, Walsh, Şifo, Mehmet, Rıza, Wilson'dan (daha sonraları Zeki ve zaman zaman sarı fırtına Metin) oluşan orta dörtlü ve değişmeli olarak Metin-Ali-Feyyaz ikilisinin sürüklediği takım arka arkaya 3 sene Türkiye Ligi'nin tozunu attı. Ancak o takımın en önemli eleştiri alan noktası Avrupa başarısının yokluğuydu. Ancak gözden kaçmaması gerekir ki o senelerde İngiliz sistemi sadece Beşiktaş'ta değil, İngiltere'de de Avrupa'nın 1 numaralı kupa başarısına ulaşamamıştı. 1990-1994 arası (ilk sene Heysel faciasının cezası da dahil) hiç bir İngiliz takımı Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazanamadı. O dönemin Beşiktaş takımının önemli özelliklerinde birisi de Fenerbahçe'ye karşı farklı skorlarla büyük üstünlük kurmasıdır. ''

1989/90

Engin, Recep, Gökhan, Kadir, Ulvi, Rıza, Şenol, Mehmet, Walsh, Halim, Zeki, İsmail, Turan, Saffet, Metin, Ali, Feyyaz

1990/91

Engin, K.Metin, Recep, Gökhan, Ulvi, Hamit, Kadir, Rıza, Mehmet, Şenol, Walsh, Turan, Mutlu, Halim, Wilson, Zeki, Metin, Ali, Feyyaz

1991/92

Bako, Recep, Gökhan, Kadir, Ulvi, Rıza, Hamit, Sergen, Şenol, Zeyer, Zeki, Turan, Halim, K.Metin, Mutlu, Mehmet, Ali, Feyyaz

18 Ekim 2009 Pazar

Tello?!?

Sezon başından beri piyasada yok. İnanılmaz silik bir görüntü ortaya koyuyor. Küskünlere oynar bir hali var. Ne kadar potansiyelli bir topçu olduğu herkesçe bilinir.

Ama kayıplarda... Şiddetle aranıyor.

1. Hafta: Belediye maçı: ilk 11, 90 dakika sahada

2. Hafta: Antalya maçı: ilk 11, 90 dakika sahada, 1 gol, 1 asist

3. Hafta: Gençler maçı: ilk 11, 90 dakika sahada

4. Hafta: G.antep maçı: ilk 11, 90 dakika sahada

5. Hafta: G.saray maçı: 18'de YOK

6. Hafta: Kayseri maçı: ilk 11, 90 dakika sahada

7. Hafta: Denizli maçı: 18'de YOK

8. Hafta: Kasımpaşa: 18'de YOK

Sadece 2.hafta Antalya maçında, biraz kıpırdandığında göstermiş olduğu performansı maçı izlemiş olanlar hatırlayacaktır.

Kimse bana Güney Amerika Dünya Kupası Elemesi, Şili Milli Takımı, uzun yolculuklar, yorgunluk muhabbeti yapmasın... Şili'nin eleme grubundaki başarılı performansını ve daha önceden Dünya Kupası'na katılmayı büyük ölçüde garantilemiş olduğunu biliyoruz. Ayrıca Tello'nun Şili Milli Takımı'nda her maç banko oynaması gibi bir durumunda olmaması cabası...


Adam şu ana kadar 3 maçta 18'e dahi girememiş!


Ayrıca MANU karşılaşmasında kendisi yedek soyundu.
CSKA karşısında ise 75 dakika sahada kaldı.


Akıbetini merakla beklemekteyim.

16 Ekim 2009 Cuma

FilmEkimi Zamanı


FilmEkimi yarın yani 17 Ekim'de başlıyor. 25 Ekim'e dek sürecek festival süresince 24 adet film gösterilecek. İlk gösterim ise klasikleştiği üzere Beyoğlu Emek Sineması'nda. Festival programında Cannes, Berlin, Venedik gibi festivallerde yer almış ödüllü filmler seyircilerle buluşacak.
Festival süresince hafta içi gündüz seansları 3,50 TL, hafta içi 19.00 seansları ve hafta sonu tüm seanslar tam 12 TL, indirimli 8 TL olacak. Gala gösterimleri ise 15 TL...

14 Ekim 2009 Çarşamba

Bir Umudum Sende...


A2 takımı bugün yine sahadaydı.

Marmara Grubu 8.hafta müsabakasında Nevzat Demir Tesisleri'nde Büyükşehir Belediyespor'u 1-0 mağlup ettik.

Golümüz 4.dakikada forvet Can Erdem'den geldi. Kendisini dönem dönem A takım ile çıktığı hazırlık maçlarından ve Tigana döneminde oynadığı lig karşılaşmalarından hatırlayanlarınız muhakkak vardır. Jean Tigana'nın desteği ile A takıma çıkarıldı ve 2007 yılından itibaren dönem dönem A takım ile forma giymeye başladı.
Kendisi şu an gol krallığı sıralamasında başı çekmekte... 7 maçta 9 gol!
22 yaşında ve ne yazık ki hala A2 takımında top koşturuyor. Yazık oluyor, yazık...
Üstteki toplu resim bugünkü maçtan önce çekilmiş. Ayakta soldaki ilk topçu kendisi...

10 Ekim 2009 Cumartesi

Meraklısına

Dostlarla keyif dolu bir gecenin ardından rastlamaz olaydım dediğim görüntüler...

İşin içinde '' Karagümrük parmağı var '' diyenleri haklı çıkartacak cinsten görüntüler...

Kapalı'nın güvenlik kamerası görüntülerinden bölümler...

Meraklısına:

http://www.youtube.com/watch?v=u7-3RYpSFmc

http://www.youtube.com/watch?v=zN8U0Rw0wVs

9 Ekim 2009 Cuma

Şaka


Bu da oldu. Nobel Barış Ödülü o'na verildi. Ödül de herhalde dinamit şeklinde falandır!

Güzel Günler

''........ aşılması gereken çok ve üstelik büyük sorunlar var. Şu an önemli olan kimin ya da kimlerin aday olacağı değil, Beşiktaş camiasının yeniden birlik-beraberlik halinde bir güç olması. Şu an önemli olan, bu sorunların elbirliğiyle nasıl aşılacağına karar verilmesi. Şu an önemli olan, Beşiktaş’a yeniden saygınlık kazandırılması... Ve tüm bunların nasıl yapılacağına hep birlikte karar verilmesi... İstanbul’a geldiğimde Beşiktaşlılar’la buluşacak ve bu konularda yapacağım görüşmelerden sonra kararımı vereceğim.''

2000'lerden itibaren Serdar Bilgili ile kısmen, demirören ile tamamen kaybettiğimiz saygınlığımız...

Her şeyden çok bu koyuyor insana...

Yukarıdaki beyanatın kime ait olduğunu tahmin etmek zor değil.

Bekleyeceğiz.

6 Ekim 2009 Salı

Öfke

Maçın 1. dakikası dolmadan nobre'nin direğe yuvarladığı toptan sonra saç baş yolan topçular...

Yine nobre'nin ilk yarıda uzaktan vurduğu topun kaleci tarafından çelinmesinden sonra, topa büyük hırsla koşması ve çizgiyi geçen meşin yuvarlağa öfke kusarcasına abanması... topun reklam panolarına çarpması...

tabata'nın golden sonraki hali... keza nihat'ın hali tavrı...

denizli'nin kucaklaşma anındaki o eblek sıfatı...

Bu fotoğraflar zihnimden gitmek bilmiyor.

Kimsenin adamı olma!

'' Beşiktaş için bir şeyler yapmak istiyorsanız, kimsenin adamı olmayın! ''

Aslında yazacak o kadar çok şey var ki... ama ne heves kaldı ne de güç...

Futbol takımıyla, yönetimiyle, Tribünüyle kan kaybediyor Beşiktaş... hem de eskisinden çok daha hızlı.

4 Ekim 2009 Pazar

Ben O Renklere Aşığım...

Bundan 2 ay önce Beşiktaş ile ilgili "Varsın almasın kupaları varsın 3-5-11 inci olsun takımım ama kendini diğerleri gibi antipatik yapmasın kimseye. Tek derdim budur" demişim. Büyük konuşmuşum. Şimdi herkes dünkü maçta olanları, olayları olduranları ve bi ton şeyi konuşuyor. Benim içimdense hiçbişi söylemek hiçbişi yapmak gelmiyor. Hani elim varsa satıcam kombineyi ama Beşiktaş'sız geçecek günlerden korkuyorum. Tribündeki herkesten tiksinirim oldum. Yanımdaki aklı selim arkadaşlarda olmasa çekilmez hiçbişi. Kaybetmek kaderi olan ama Kazanmaya bu kadar endekslenmiş bir toplum da herşey doğal geliyor da bu kadar yüzsüzlük, çirkeflik, ikiyüzlülüğe katlanılmıyor. Bütün bir 90 dakika boyunca maça odaklanmaya çalışmak bile yeterli olmuyor. Ama bundan bi sene önce dediğim gibi bu tribünlerde ki sözde abiler akıllarını başına almadıkça ne onların "Beni seviyorsanız Beşiktaş'ı destekleyin" sözlerine kulak asarım, ne onların yolundan giderim, ne toplumsal mesajlarının samimiyetine inanırım ne de o başkan ve yönetim sıfatını taşıyan beş para etmez adamlara git derim. Her zamanki gibi sadece Beşiktaş'ı sevmeye devam ederim. İsterse 5. amatör kümeye düşsün, isterse daha da kötüsü. Ben o renklere aşık olmaya devam ederim. Aynı dün akşam ki maçta yapmaya çalıştığım şey gibi...