Bu söylediklerinize karşılık haftalardır kapalının yukarısına doğru haykırmalarla karşı koymaya çalışıyoruz. Büyük abilerimiz top karşı takımda iken kartal gol diye bağırmanın derdinde top biz de iken kendi aralarındaki hesaplaşmaları yaşamakla meşguller. Bu durum bile o kadar sıradanlaşmış ki arkadaşlarım maça gelemediklerinde ilk soruları yine kavga oldu mu şeklini almış. Ne takımla ilgilenir ne maçla ilgili kritik yapmaya fırsat bulamıyoruz anlicanız. Ama abilerimiz hala herşeyin en iyisini bildiklerini en doğru olanı yaptıklarının inadında. Bu durumdan sıkılan ya da elinden bişi gelmeyen insanlar kaçıyor tribünden ya bunu da anlaşmış değilim. Ben Beşiktaşlıyım. Elimden geldiğince hayat izin verdiği ölçüde de hep yanında olucam. Beğenmiyorsam, istemiyorsam o kutu tayfasını da, Çarşı'yı da, diğer grupları, yönetimi vs. Beşiktaş dışında olan herşeyi sevmiyorsam da ben o elimle tutamadığım, gözümle göremediğim ama kalbimin içinde en derinde olan sevgimi göstermek için oradayım. Ama artık seçiciyimde. Tezahürat doğru zamanda yapılmıyorsa, doğru şekilde yapılmıyor ise sırf kendimi tatmin edicem diye de bağırmıyorum. Yukardan dön dön diye bağırdıklarında diğerleri gibi yüzümü değil sırtımı dönüyorum. Bir gol atılınca pınar başı değil gerektiğinde ıslıklarla karşı takımı demoralize etmeye, yeri gelince Beşiktaş'ım diyerek takımımı destekliyorum. Gökhan Zan'a cam adam diye nasıl bağırmıyorsam Serdar Özkan'ın da messiyle kıyaslamıyorum. Dört gözle stadın yıkılmasını bekliyorum. Hem de içim acıyarak.. Belki o zaman o kendini bilmez kutu tayfasını hakkettiği yere sürerlerde biz de takımımıza deliler gibi destekleriz diye. Belki cok insafsız, cok acımasız ve anlayışsız bir yaklaşım sergiliyorum gibi gelebilir sizlere ama gerçek olan Beşiktaş sevgisi geri kalan herşey hikaye...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder