Bugün herkes haftabaşı olması itibariyle kısa futbol muhabbetleri yaptılar işyerinde. Direkt dönüp ilk sözlerine muhatap olarakta beni seçtiler. Rakiplerin puan kaybetmesinden, en çok bu hafta Beşiktaş'a, Sivas' a yaradığından ve bi ton anlamsız şeyden bahsettiler. Saygısızlık olmasın diye elimizden geldiğince fikir beyan ettik. Ama bunu yaparken ne bir heyecan ne de zevkle yaptım. Evet belki söyledikleri doğru, belki herşey iyi gidiyor ama bu tarz vaziyetlerden pek olumlu düşünceler çıkmıyor benden. Biraz karakter biraz da her hafta izlediğim Beşiktaş'tan dolayı. Hani 3-0 değilde ondan öncesini konuşsak, ya da bu hafta veya Trabzon maçını değilde ondan önceki bir kaç maça dönüp baksak gerçekten aynı hisleri taşıyor olur muyuz? Açıkçası ben yine olumsuz bir halde kalırım. Ama ne eksik ne fazla. Artık Beşiktaş'ımı ne kadar çok sevsem de ne kadar çok yanında olmaya çalışsam da eskisi kadar umutlu, olamıyorum. İçimde hep bir korku mevcut. Her maç başlamadan kesin puan veya puanlar kaybederiz leri kendi kendime söyleyerek olabilecek en kötü senaryoya kendimi hazırlayıp daha az kafama takmaya çalışıyorum. Yani uzun lafın kısası ne kadar sevsem de Beşiktaş'ı ne kadar istesem de en önde olmasını, artık umut edemiyorum. Mutlu olma kısmına gelince kazanmak veya kaybetmekle mutlu olmak veya olmamak arasında bir bağlantı kurmadan yaşamaya çalışıyorum sevdamı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder