Sıkça duyarız. Hayat bir döngüdür ve biz bu döngünü içerisinde gider-geliriz. Bazılarımız mutlu mesuttur, bazılarımız sıkıntılı. Hayatın kendi içerisinde yaptıklarımıza dönüp baktıkça tekrarları başa sardığımızı hissederiz. En azından benim için durum bu. Durmadan ev-iş arası gidip gelmeler, gün içinde aynı işi tekrar tekrar yapıp bozmalar, aynı muhabbetlere hapsolmalar... Peki nedir bizi ayakta tutan ya da daha doğrusu nedir beni sıkıldığım halde, mutsuz olduğumu hissettiğim halde herşeyi sessiz sedasız kabullenmem. Belki arayış, belki umut, belki bilmediğim, tanımlayamadığım birşey... Bu düşünce bile bir döngü değil mi benim için.. Zaman zaman içine düştüğüm bir çukur gibi. Bazen tek başıma, bazen uzanan bir el ile tekrar yüzeye çıktığım anlar. Bilmiyorum ya yazıyorum yine boş boş.. Napalım.. Döngüyü kırmak lazım değil mi? Nerden başlicamızı bilmesek bile...
döngüler zaman zaman sıkıcı olsa da, benim gibi değişikliklere çok açık olmayan insanlar için kabul edilebilir oluyor. çünkü hayat çok iniş çıkışlı ve risk dolu. ve tüm bunlar beni kimi zaman korkutabiliyor.
YanıtlaSilnerden başlamak meselesine gelincede, nerden çok ne zaman sorusu çok daha önemli bence. ben buna hazır mıyım yada şimdi zamanı mı diye değerlendirmek sanırım daha iyi olur.
insan oğlunun yarattığı bir sistem insan oğlunun boyunu aştı ve artık kendi kendine işleme başladı. bir kök gibi hepimizi sarıyor. insanlar devamlı ve insafsız bir şekilde bir pilmişcesine çalışmaya mahkum ediliyor. günlük 12 saat çoğu yer cumartesi dahil sistemi besleme çalışıyor. bunun içinde amerika başkanı yada çok zengin bir iş adamı olmanız hiçbir şeyi değiştirmiyor , sizi ölümsüz kılmıyor. Herkezin zamanı gediği zaman sistemden atılıyor. önemli olan bu dünyadan bedenen ayrılırken ne kadar kendimizce bu dünyadan zevk aldığımız.
YanıtlaSil