26 Mayıs 2008 Pazartesi

Efsaneler #1 - Robbie Fowler

The Guardian'la 4 Eylül 2005'te yaptığı röportajda, neredeyse bütün Liverpool taraftarlarının içinde yaşayabileceği kadar gayrımenkule nasıl sahip olduğu sorulduğunda anlaşılmış, Robbie Fowler'ın sırrı... "Beckham, Rooney, Gerrard, Scholes, Cole, McManaman, Ferdinand... Hepimizin ortak bir yanı var: Çocukluğumuzun sosyal konutlarda, kısıtlı imkanlar içinde geçmesi. Belki de o futbol topunun peşinden bu kadar iyi koşabilmemizin nedeni de bu... Çocukken ona sahip olamamış olmamız " 9 Nisan 1975'te Liverpool'un aşağı mahallelerinden Toxteth'de doğmuş Robert Bernard "Robbie" Fowler. Annesi ve babası da, hatta onların babaları ve dedeleri de daha ziyade suç oranının yüksekliği ve eğitim seviyesinin düşüklüğü ile tanınan Toxteth'lilermiş. Fowler'ın UEFA Kupası'nda Brann Bergen'e attığı golden sonra formasının altında yazan "İşten çıkarılan Liverpool'lu 500 liman işçisine destek verin " mesajındaki kıymet bilirliğin nedeni, babasının gündelik işlerde çalışarak kardeşlerine bakmaya çalışması gerçeğinde gizli... Aslında Robbie ve 3 kardeşi gerçekte hiçbir zaman bir aile sahibi olamamışlar, çünkü bir dargın bir barışık yaşayan anne ve babası hiç evlenmemiş. 1993'te Anfield'a ilk kez çıkıp Lig Kupası'nda Fulham'a 5 gol birden atınca da, o sırada annesinin evinde kaldığı için sevincini sadece onunla paylaşabilmiş genç Robbie... 1 yıl sonra babasının da tribünde olduğu maçta Arsenal'e karşı 4 dakika 32 saniye içinde yaptığı hat-trickse halen Premier Lig tarihinin en hızlı üçlemesi olarak tarih kitaplarındaki yerini koruyor. 1994-1995 sezonunun başında henüz 19 yaşında iken Liverpool'la yaptığı 5 yıllık kontrat, onu İngiliz spor tarihinin en genç milyoneri yaptı. Sonraki 3 yıl boyunca her sezon 30'un üstünde gol atma başarısıyla yetinmedi Fowler, sempatik ve hassas tavırlarıyla da tek kanallı dönemin Avrupa'dan Futbol'unun da yıldızı olmayı sürdürdü. Gerek 24 Mart 1997'de Arsenal karşısında lehine verilen haksız penaltıyı bilerek kaleci Seaman'a nişanlaması, gerekse aynı sezon gol sevinci için kendisine koşan taraftarı korumak için polisin üstüne atlaması üzerine, KOP tribünleri, daha 20'li yaşlarında gelmiş geçmiş en büyük Liverpool efsanelerinden biri olan Fowler'a "saint" (aziz) unvanını verdi. "Aziz" Fowler, büyük dostu McManaman'la birlikte satın aldığı atlara, sırf yarış anlatıcılarına zorluk olsun diye "some horses" (bazı atlar) ve "another horse" (başka bir at) isimlerini verecek kadar zeki ve esprili bir adam... Kaydettiği bir gol sonrası orta sahaya doğru koşan hakemin ayağı takılıp düşünce, onun üstüne atlayıp hakemi de gol sevincine dahil edecek kadar da eğlenceli... Saha çizgilerinin beyaz tozunu burnuna çeker gibi yaparak Everton'lı uyuşturucu kullanan futbolculara mesaj vermeye kalkacak kadar cüretkar ama korner direğini mikrofon olarak kullanıp taraftarla şarkı söyleyerek golü kutlayacak kadar da sevimli... Kendisine soru soran bir paparazziye neden saldırdığı veya Chelsea'li Graeme Le Saux'ya neden hakaret ettiği sorulduğunda ise, "Hiç rol yapmadım" diyor Robbie... "Adanın en popüler ve en çok kazanan futbolcusu oldum, ama hâlâ Macca (Steve McManaman) ile birlikte yan komşunun bahçesinden elma çalmak istiyoruz. 30 yaşındayım, 3 kızım var, ama Toxteth'teki günlerimden hiçbir farkım yok". Zaten geçtiğimiz 25 Mayıs'ta Liverpool'un Milan'la oynadığı Şampiyonlar Ligi finali için İstanbul'a sessiz sedasız gelip, maçı herhangi biri gibi taraftarlarla birlikte tribünden izlemesi de anlatıyor her şeyi... Robbie, o günden beri bil ki, ben de, biz de, senin evinde yaşıyoruz!


Uğur MELEKE
Milliyet 31 Ocak 2006/Salı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder